Yrd. Doç. Dr. Efe Sıvış: Ruhuma Hitap Etmeli Karakterimi Yansıtmalı

Yrd. Doç. Dr. Efe Sıvış: Ruhuma Hitap Etmeli Karakterimi Yansıtmalı

By-RAM
by By-RAM
18 Şubat 2020 0

Fenerbahçe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Yabancı Diller Bölümü Başkanı ve Fenerbahçe SK Genel Kurul Üyesi Yrd. Doç. Dr. Efe Sıvış ile otomobil kültürüne, kendi otomobil seçimlerine, ilkgençlik yıllarında otomobillerle olan anılarına, üniversite gençliğinin otomobillere bakışına dair keyifli ve ufuk açıcı bir sohbet gerçekleştirdik.

Otomobillere olan ilginiz ne zaman başladı?

Otomobillere ortalamanın ötesinde bir ilgimin olduğunu düşünmüyorum. İlk mektepten itibaren belli başlı modelleri ve markaları öğrendim. 10’lu yaşlarımda otomobillere gerçekten yoğun bir merakı olan, eve maket otomobil oyuncaklar alan, otomobil dergilerini, tv programlarını ve Formula 1 yarışlarını kaçırmayan, büyüklerle saatlerce otomobil sohbeti yapabilecek seviyede kişilerle karşılaştım. Bunlar bazen okuldaki arkadaşlarım oldu bazen de aile dostlarımızın çocukları… Ben o kümede yer almasam da otomobillere ilişkin nispi bir genel kültürüm vardı. Sohbete çok da Fransız kalmazdım.

Gözünüzü kapattığınızda küçüklüğünüze gidersek, ailenizle nasıl bir otomobil tablosu var? Nereye gidiyorsunuz?

1990’lı yılların ilk yarısında beyaz bir Mercedes E-200’ümüz vardı. Anılarımda bu araçla Aliağa’daki yazlığımıza yaptığımız seyahatler var. Navigasyon’un olmadığı 1994 yılında, ablam, annem ve babamla Yunanistan, İtalya ve Fransa’ya arabayla yaptığımız seyahat hafızamda çok net. O dönem lise son sınıf öğrencisi ablam önde oturur haritadan babama yolları bulmasına yardım ederdi. İnanılması güç ama tüm yollar, gidilecek yerler, oteller bulunurdu. Ben de arkada annemle otururdum.

Daha sonra annemin isteğiyle onun zevkini yansıtan bir araç alındı. Babam sıkı bir Mercedes’çi olmasına rağmen ailemize 1996 yılında piyasaya yeni sürülen şampanya rengi bir Volvo 850 model bir araç satın alındı. Yaşımın biraz daha ilerlemesi nedeniyle bu araçla olan seyahat anılarım daha belirgin. Özellikle babamın yoğun iş yaşamından fırsat buldukça bizi tatil için güneydeki otellere götürmesi, yollarda verilen yeme-içme molaları zihnimdeki berraklığını koruyor.

Yoğun bir akademik yaşamınız ve yöneticilik görevleriniz bulunuyor. Günlük koşturmanızın arasında otomobiller hayatınızda nerede duruyor ve sizin için ne ifade ediyor?

Otomobillere çok büyük bir önem atfetmiyorum fakat ruhuma hitap etmesini ve karakterimi yansıtmasını da önemsiyorum. İstanbul’da yaptığım mesafeler çok uzun değil dolayısıyla büyük motorlu araçlar kullanmama rağmen cebimi çok yakmıyor. MTV’den ise kaçış yok.

Kullandığınız aracın modeli ve markası nedir?

Porsche Cayenne ve klasik bir Mercedes SL320 kullanıyorum.

Bu modelleri seçmenizdeki ana motivasyonunuz neydi?

Porsche Cayenne’den önce Volkswagen’in Touareg modelini kullanıyordum ve gayet mutluydum. Porsche Cayenne de ondan çok farklı değil, neticede aynı üretim bandının ürünleri, yalnızca segment farkı var. Yüksek olması, yol tutuşu, karın genişliği, motor gücü ve torku bana güven veriyor. Porsche’u günlük kullanımda tercih ediyorum. 

Haftasonları ya da hafta içi bir akşam özel bir yere gideceksem, havaya da bağlı olarak spor Mercedes’imi tercih ediyorum. SL320’inin klasik modelini tercih etmemdeki sebep, yaşımın ilerlemesine rağmen spor araba tutkumun bitmemiş olması. Üniversite öğrencisiyken Mercedes SLK 200 model bir araç kullanıyordum. Biliyorsunuz bu araç basık, boyu kısa, karnı dar, küçük ve tam bir genç arabası… Artık 34 yaşıma geldim. Geldiğim noktada yaşımın, mesleğimin ve duruşumun SLK ya da BMW Z serisi tipindeki Roadstar araçlarla uyumlu olmadığını düşündüm. Böylece hem klasik, hem üstü açık, hem 2 kişilik, hem tek kapı hem de beni gençlik özentisi durumuna düşürmeyecek ve öyle hissettirmeyecek bu aracı tercih ettim. Gün geçtikçe ne kadar doğru bir karar verdiğimi daha da farkediyorum. Aracın klasikliği geleneksel ve geçmişime bağlı yanımı, cabriolet ve coupe karakteri ise modern ve yeniliğe açık tarafımı yansıtıyor.  

Porsche Cayenne’nin ise biraz dikkat çeken bir model olduğunu deneyimliyorum. Bu durum yollarda, sosyal hayatımda, iş yaşamımda ve gittiğim mekanlarda belirginleşiyor ve bir noktadan sonra rahatsız edici noktalara ulaşabiliyor. Bu nedenle bir sonraki günlük aracımda daha düşük sesli bir modelden yana tercih yapacağımı hissediyorum. Klasik Mercedes’imin ise düzgün bir bakım altında, ömrüm olduğu müddetçe benimle beraber yola devam etmesini diliyorum. 

Üniversitede kürsünüz var ve dersler veriyorsunuz. Gençlerle bir aradasınız. Günümüz gençliğinin otomobillere bakışı ve eğilimleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Gençlerin otomobillere olağanüstü bir merakı olduğunu görüyorum. Otomobil meselesi günümüzde basit bir taşıttan ziyade statü sembolüne dönüşmüş durumda. Maalesef insanlar daha elzem önceliklerini tamamlamadan otomobil alma yoluna gidebiliyor. Erişimimde olan gençlere bu konularda uyarılar yapıyorum ve otomobil meselesini abartmamalarını tavsiye ediyorum. İnşallah dinliyorlardır.

Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Kurulu Üyesi ve Fenerbahçe Üniversitesi’nde öğretim üyesisiniz. Otomobil dendiğinde akla ilk gelen şey futbolcular ve basına yansıyan lüks araç görüntüleri. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Esasında bu soru bir önceki soru ile iltisaklı. Süper Lig’te mücadele eden kulüplerde lisanslı, sayıca sınırlı fakat oldukça göz önünde olan bir futbolcu kesim astronomik maddi gelirlere ulaşabiliyor. Tabii para kazanmak kadar harcamak da önemli bir kültür. Futbolcuların yaşantılarına, gece hayatına, arkadaş seçimlerine, otomobil tercihlerine özenen bir kesimin olması da gayet normal. Yalnız bu insanların olağanüstü bir tempoyla çalıştıkları, günde çift antrenman yaptıkları, sıkı bir diyet, titiz bir uyku rejimi uyguladıkları gözden kaçırılmamalı. Yani gençler futbolcuların yalnızca otomobillerini ve Cumartesi gecesi programlarını değil, iş disiplinlerini de örnek almalı diye düşünüyorum

Otomobilarsiv.com sitesi ve @otomobilarsivi instagram sayfası olarak kapsamlı bir otomobil arşivi oluşturma projemiz var, klasik otomobillerden yeni otomobillere, çok tanınmayan, bilinmeyen otomobilleri de kapsayan geniş bir yelpaze için çalışıyoruz. Böyle bir arşiv çalışması için yorumlarınız, fikirleriniz nasıl olur?

Geleneksel medya platformlarının düşüşe geçtiği ve yeni medya kurumlarının yükselişte olduğu bir dönemden geçiyoruz. 2018 yılında Habertürk’ün, bir yıl sonra Star’ın basılı yayınlarını lağvettiğine şahit olduk. Yayıncılık alanında geleceğin İnternet medyasında olduğu ortada… Türkiye’deki gazete ve dergilerin tirajı son 5 yılda yüzde 40 azaldı.

Reklam pazarındaki pastanın da konvansiyonel medya kanallarından yeni medya platformlarına kayacağı öngörü raporlarıyla sabit. Otomobil mecralarına yönelik ilgi ise kalıcı. Konvansiyonel medyada Erkek ilgi/ Yaşam Dergileri kategorisinde ilk 15’de halen 4 adet otomobil odaklı basın organı bulunuyor. Fakat bu ilgi tedrici olarak çevrimiçi mecralara kayıyor. Instagram sayfanızı ve İnternet sitenizi ilgiyle takip ediyorum ve özellikle oto inceleme bölümünüzün oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Dikkatli bir editoryal filtreden geçirilen objektif içerikler sunuluyor. Günümüzde hep aynı marka ve modellerin konuşulduğunu ve biteviye bir otomobil kültürünün oluştuğunu görüyoruz. Göz önünde olmayan, tanınırlığı ülkemizde göreli düşük fakat özellikleri ile öne çıkan birçok otomobil modeli bulunuyor. Bu açıdan arşiv çalışmanızın önemli bir noksanı gidereceğine inanıyorum.

Klasik otomobiller hakkında ne düşünüyorsunuz? İlginizi çekiyor mu?

Klasik otomobillere yönelik özel bir sempatim var. Jaguar’ın XK140 ve E-type modellerinin benim için yeri çok ayrıdır. 1940’lı yılların sonunda piyasaya sürülen Rolls-Royce Silver Dawn son derece zevklidir. 1966 model Fiat 124 Spider fazla bilinmemesine rağmen sade ve bana göre asildir. 1965 Ford Mustang Cabriolet kült ve ikoniktir. Tabii ki 1961 çıkışlı adeta bir sanat eseri olan Lincoln Continental Cabriolet’nin de adını anmadan geçmemek gerekir.

Klasik otomobillere yönelik ilginin insanın yaşının ilerlemesine bağlı olduğunu düşünüyorum. İnsanın olgunlaşma süreci, zevklerin de değişimine ve algıda seçilen unsurların süreç içinde evirilmesine neden oluyor. 20 yaşımdayken yolda kafamı çevirip baktığım otomobiller bugün ilgimi çekmezken, bakımlı bir klasik otomobil bugün itibariyle bana çok daha fazla hitap ediyor.

Çok Teşekkür Ederiz.

By-RAM
By-RAM
Bir cevap yazın

Your email address will not be published.